Bulgar idman sistemi ve SQUAT

SQUAT yani “çömelme” egzersizi, evet, egzersizlerin kralı… Faydaları tartışılmaz yani bu yazının sonunda çıkarılacak sonuç, “SQUAT çalışmayın,” değil… Ama üzerinde ciddi biçimde düşünülmesi gereken bazı şeyler de yok değil… En azından, ANATOLY BONDARCHUK’un bakış açısıyla…

Önce kısaca Bondarchuk’un kim olduğundan bahsedelim… Bondarchuk emekli bir Sovyet “çekiç atma” sporcusu… 1976 Olimpiyatlarında, bu dalda, altın madalya kazanmış falan. Yani sıkı bir sporcu olduğunun tartışılması abes. Ayrıca Moskova’daki bir fizik eğitimi üniversitesinin de saygın mezunlarından. Bugün hayatta mı bilmiyorum. Lakin yayımlanmış spor konulu kitapları var ve bu kitapların tümünün içeriği çok ilginç.

Bondarchuk Hoca, yaptığı gözlemlerin sonucunda, “geleneksel SQUAT egzersizinin icra ediliş şeklinin” bacak ve kalça kaslarını kuvvetlendirmenin en iyi yolu olmadığı sonucuna varmış(!)

Evvelce, Sovyet Bloku’nda, halter sporcusu olsun olmasın tüm elit atletlerin programlarında SQUAT egzersizi bir temel teşkil ediyordu. İster güreşçi, ister koşucu ya da futbolcu ya da yüzücü olsun; durum böyleydi. Hepsi ciddi anlamda squat çalışıyordu. Lakin 1970’li yılların sonunda yahut 1980’li yılların hemen başında Bondarchuk, başka bir egzersizin, (ağırlık ensede duracak şekilde yapılan) squat (standard back squat) egzersizinden çok daha önemli avantajları olduğu görüşünü ortaya attı. Buna göre, bu egzersiz, (a) bacak ve kalça kasları kuvvetinde çok daha büyük kazançlar sağlıyordu ve (b) çok daha az sakatlanmaya yani spor yaralanmasına neden oluyordu.

Bondarchuk, araştırmalarını Kiev’de sürdürüyordu ve orada antrenörlük yapıyordu. Yine de Sovyet antrenörler ve spor ilimcileri, Bondarchuk’un bu bulgusuna ŞÜPHE ile yaklaştılar. Ancak zaman içinde bazı sporcu ve antrenörler bu konuda ikna oldular ve çeşitli spor dallarında squat egzersizi idman programlarından çıkarıldı. Ve başka bir egzersiz benimsendi. Bunu takiben de bunun çok önemli bir yenilik ve buluş olduğu bariz hale geldi.

Yeni egzersizi kullanan pek çok atlet, sadece squat yaparak elde ettikleri gelişmenin katbekat ötesine geçti.

*  *  *

Söz konusu bu (yeni) egzersiz için YENİ sıfatını kullanıyor olsak da aslında bu egzersizin uzun bir hikayesi var yani aslı, eskilere dayanıyor. 1900 yılı öncesinde ABD’de yayımlanmış bazı kitaplarda, o dönemde, söz konusu egzersizin bir hayli yaygın olduğu ve uygulandığı belirtiliyor. Ama 1920’ler ve 30’larda ağırlık çalışmalarının popülerlik kazanması ile birlikte bu egzersiz unutuluyor ya da ihmal ediliyor diyelim, ve standart squat olarak tabir edilen egzersiz ön plana çıkıyor.

2. Cihan Harbi’ni takiben SSCB tarafından yönlendirilen Doğu Bloku ülkeleri atletik anlamda da ön plana çıkma gayretine girdi. Bu bağlamda, başarılarının bir köşe taşı olarak squat egzersizini kullandılar. Bir dönem için Batı’yı örnek almış oldukları da bir gerçek. Ama sonrasında kendi antrenörlerini ve spor ilimi uzmanlarını yetiştirdiler. Bunu takiben de kendi araştırmalarına artan biçimde güvenmeye başladılar. Anatoly Bondarchuk’u da squat egzersizinin üstünlüğüne meydan okumaya muhtemelen bu psikoloji itti.

STEP-UP” ya da “HIGH STEP-UP” adı verilen bu “yeni” egzersizi bundan sonraki makalede tarif edeceğiz. Sonra da ve belki de daha önemlisi, makro programa nasıl yerleştirilmesi gerektiğini ele alacağız ya da tartışacağız diyelim.

5 Mart 2024

Similar Posts