Sebat avı
Günümüzden çok uzun zaman önce; Dijital Çağ’dan, Sanayi Devrimi’nden hatta Tarım Devrimi’nden bile çok önce; yani takriben 80.000 kuşak, diğer bir deyişle kısaca, birkaç milyon yıl öncesiydi…
Modern yaşamın bizlere sunduğu çeşitli imkanlardan yoksun olan atalarımız, yiyecek bulmakta dahi zorluk çekiyordu. Tüm gayret, birkaç lokma yiyecek bulmak içindi ve AÇLIK vardı… Ama bu açlık dönemindeki yaşam biçimi ve bu dönemde verilen hayatta kalma mücadelesi, günümüz modern insanının ortaya çıkmasını sağladı.
Günümüz ilmi, o dönem insanını “avcı-toplayıcı” şeklinde tanımlıyor… Atalarımız için gerekli olan günlük aktiviteler, genel FITNESS açısından fazlasıyla yeterli idi… Atalarımız, acımasız, affetmesi olmayan bir dünyada hayatta kalmak için çok geniş bir çerçevede günlük fiziksel başarı sergilemek zorundaydı. Bu yiğitçe başarı, ilk insanı fiziki sınırlarının yani kapasitesinin daha bile ötesine doğru zorluyordu. Günümüzde, çok çeşitli fiziksel aktivitelerle uğraşarak, bu tür yaşam biçimini kısmen de olsa taklit edebiliyoruz…
Zorlu bir avdan dönen “mağara adamı”nın (günlük) yaşamını gözünüzün önüne getirin. Birkaç günlük zorlu bir AV macerasından sonra eve dönem ilkel adam, ailenin diğer üyeleri tarafından av hayvanı yemeye hazır hale getirilirken birkaç gün sürecek olan bedensel DİNLENME sürecine geçiyordu. Bu, yıpranmış olan kaslarının yani vücudunun genel anlamda TOPARLANMA dönemiydi. Aile, av etini tükettikten sonra mücadele tekrar başlıyordu… Yani kısaca “zor günler” ve “kolay günler” gayet doğal biçimde birbiri peşi sıra sıralanıyordu…
Bu yaşam biçimi süregiderken, 1000 yıllar içinde, ilkel insanın vücut yapısı da (nasıl olduğunu tam olarak bilemediğimiz ancak bir miktar tahmin ettiğimiz bir şekilde) bir nevi değişim geçirerek bu avlanma becerisinin gereklerine uyum sağladı.
Mağara adamı, kullanılabilir olan her şeyi arıyor ve topluyordu. Bu eski insan için meyveler, bitki kökleri ve hatta evvelce diğer vahşi hayvanlarca parçalanmış ve bir kısmı tüketilmiş artık leşler bile yiyecek teşkil ediyordu. Bunları topluyorlardı. Bunun için de uzun mesafeler yürüyorlardı. Ancak bir sonraki ÖĞÜN için hiçbir garanti yoktu… Bu zor dönem, yeni bir avlanma metodunun geliştirilmesi ve uygulanması ile son buldu. Bu metot, insanın TEKAMÜLÜ için hemen hemen her şeyi değiştirdi.
* * *
SEBAT kelimesi TDK sözlüğünde “bir işi sonuna kadar sürdürme; direşme” şeklinde tanımlanıyor. Doğada kurtlar tarafından da uygulanan SEBAT AVI ise eski insan tarafından kullanılmış olan en eski AVLANMA stratejilerinden biri olarak biliniyor. Köpeklerin evcilleştirilmesinden yani 2 milyon yıl kadar önce benimsenmiş bir metot.
Eski insan iki ayağı üzerinde yürümeye başladıktan sonra, “hızını” kaybetti ve kısa, hızlı ataklarla av yakalama becerisini büyük ölçüde kaybetti. Bundan sonra, koşu ve yürüme becerisini bir kombinasyon halinde kullanarak, avını takip etmeye başladı. Bu takip, av kaçamayacak kadar yorulana kadar devam ediyordu.
Eski insan, avların çoğundan daha yavaştı. Ama bollukla sahip olduğu özelliklerden biri de DAYANIKLILIKTI. (Bu, bugün de böyle…) Diğer taraftan, bir hayvanın koşmaya ne süre devam edebilecek olduğu, “termoregülasyon” yani “ısıl-düzenleme” yeterliliğine bağlıydı. Örneğin tüylerle kaplı bir geyiğin, bir insana oranla, ısıyı atması çok daha zordu. İşte SEBAT AVI’nda başarının anahtarlarından biri, gün ortası sıcağında bir hedef seçmekti. Bunu takiben, insana düşen serin-kanlı olmak ve koşmaktı. Mesafe ne kadar uzunsa, avantaj da o derece fazlaydı. Av, çoğu zaman birkaç saat sürüyordu ve av “tırıs ve dörtnal” gitme sürati arasındayken avlanmalıydı. Tüm bunların, ok, yay, mızrak, kapan vs. gibi silahların icadından önce vuku bulduğunu da belirtmekte fayda var.
12 Mart 2024