Mükemmeliyet noktası – 2
Yazar John Brenkus, kitapta çeşitli sporlara dair “mükemmellik noktaları” sunuyor. Bunlardan ikisini önceki makalede özetledik. Ve son bölümde de haliyle soruyor: “Mükemmellik noktaları ulaşılabilir midir?”
İlmî anlamda bu mükemmellik noktalarının aşılması her ne kadar mümkün görünmüyor olsa da doğal biçimde bu rekor rakamlara ulaşılabilip ulaşılamayacağı sorusu ortaya çıkıyor.
Unutulmamalı ki evvelce kırılamaz diye düşünülen bazı rekorlar vardı. Buna pek çok örnekler verilebilir. Ve yine tekrarlamakta fayda var: İnsanın atletik başarısına ilişkin fiziki sınırlar var. Bu argümana karşı, her ne kadar ölçülebilir nitelikte olmasa da bir MENTAL unsur söz konusu… ve bu hakiki ve son derece önemli bir unsur… OLİMPİK sporcuların tümü sıkı çalışıyor, fiziki açıdan yetenekliler ve tümü de başarıya aç yani azimli… İlmin bugün bildiği tüm kriter ve ölçüleri tatbik ederek belirlemeye çalışsanız bile, kimin kazanacağını önceden tahmin etmek mümkün değil… Elit atletler arasında, birinci ve beşinci arasındaki fark fiziksel olmaktan ziyade, işin MENTAL yani ZİHNİ tarafından geliyor. Baskı altında RELAXED yani “rahat” kalabilme yeterliliği son derece önemli. Ayrıca “kendine güven” de çok önemli… Sporun zihnî yönünün mistik biçimde soyut oluşu göz önüne alındığında, mükemmellik noktasını tanımlamaya çalışmakta bir yanlışlık var mı?
İşin MENTAL yönünün hız veya kuvvet katmak olmadığını, sadece, fiziksel tarafın ful potansiyelinde icrada bulunmasını garantiye almak olduğunu bilmek gerekir. Atlet çoğu zaman kendi kendisine “Çekil yolumdan(!)” demeyi bilmeli… Evet fiziksel limitler var. Ama ZİHNİ SIKILIK ya da “zihni dayanıklılık” ya da “zihni sağlamlık” (mental toughness) sporcuyu bu limite yaklaştırır, ancak o limiti geçmesini sağlayamaz.
100 metre sprintte 9,7 limitinin kırılacağı yıllardır düşünülüyordu. Ve şimdilerde aynı yorumlar 9,5 için de geçerli… Peki, tüm bunlar nerede son bulacak? Şimdilerde konuşulan hedef 8,99…
Rekorlar kırılmaya devam edecek. Ama öyle görünüyor ki “O, son rekortmenden ne kadar iyiydi?” sorusu yerine “Mümkün olan en hızlı koşuya ne kadar yakın?” sorusu sorulacak… Mükemmellik noktalarını bulmaya çalışmak için diğer bir sebep de şu: Bunların tanımlanması, daha iyi ya da daha hızlı olma olasılığımızı arttırıyor.
BARİYERLER fiziksel olmaktan çok, çoğu zaman PSİKOLOJİK… Bir mental bariyer bir kere aşıldı mı (diğer) rekorlar da bunu takip edecektir. Sadece, bunun mümkün olduğunu bilmeye ihtiyacımız olmuş olduğunu göreceksiniz. Dolayısıyla, rekorlar birer son durak olmaktan ziyade, birer basamak taşı olarak görülebilir.
Spor SEYİRCİSİ için iyi haber şu ki; mükemmelliğe asla ulaşamayacağız… amma velakin rekorların kırılması da asla son bulmayacak… Çünkü mükemmellik noktası nerede duracağımızın bir ölçüsü değil, sadece nereye gittiğimizin ölçüsü…
11 Mart 2024