Güçlü adamlar
Şimdi sizleri 20. yüzyılın ilk günlerine davet ediyoruz.
O günlerde, bir GÜÇLÜ-ADAM için yaşamını kazanmanın yegane yolu “kumpanya sahneleri”nde görünmekti. Hani şu Fransızların “vaudeville” tabir ettikleri “tiyatro kumpanyaları…”
Güçlü adamlar, bu kumpanyalarda kuvvetlerini çeşitli şovlarla sergiliyorlardı. Profesyonel güçlü-adam yani STRONGMAN eğer bir etki yaratmak ve izlenim bırakmak istiyorsa, elinde tanıtım aletleri olmalıydı. Günümüzde buna kısaca REKLAM diyoruz. Bu tanıtım aletlerinden en güçlüsü, belki de AFİŞ idi. Günümüzde buna daha ziyade poster diyoruz. Elbette günümüzün TANITIM imkanları göz önüne alındığında, televizyondan Internet’e ve gazetelere kadar, o eski dönemde “imaj” oluşturmanın zorluğunu tasavvur etmek zordur. Lakin gelin görün ki günümüzden 120 veya 130 yıl önce, durum tamamen böyleydi.
Şimdilerde artık bir nevi “hayale” dönüşmüş olan bu eski çağda, halkın dikkatini çekmenin sadece bir tek yolu vardı… Duvarlara ve diğer uygun yerlere renkli “afişler” asmak… Diğer taraftan, bu afişler yahut posterlerdeki tasarımların yani görüntünün hazırlanması muazzam ustalık gerektiriyordu. Aslına bakarsanız, günümüzdeki REKLAMCILIK işlerinin gerektirdiği ustalığa benzer bir ustalıktı bu… Ve o eski günlerde, bu afişleri hazırlayan şirketler işlerini son derece iyi yapıyorlardı.
Tiyatro kumpanyası ya da SİRK, söz konusu yerleşim merkezine ulaşmadan iki ya da dört hafta kadar önce, afişlerle dolu bir öncü araba yahut kamyon benzeri bir şey, kasabaya geliyor ve posterler her yere asılıyordu. Bunu küçümsemeyin, çünkü o yüzyılın başında büyük sirk organizasyonları bu şekilde üç hatta dört öncü araba kullanıyordu ve her birinde, afişleri asmakla görevli 10 hatta 15 işçi bulunuyordu. Bu afişlerin çoğu, sirkle birlikte seyahat eden güçlü-adamı ön plana çıkarıyordu.
O dönemin afiş basma ya da çoğaltma teknolojisine “taşbaskı” deniyordu ve o dönemin en meşhur güçlü-adamlarından olan EUGEN SANDOW da 1893 yılında Amerika’ya geldiğinde, tanıtım için, bu tür posterler üreten çok büyük bir şirketle antlaşmıştı.
Tabii bu tür afiş üretimi imkanı Avrupa’da da vardı. Genellikle her tasarımdan 25 ila 300 nüsha hazırlıyorlardı. Ne ilginç ki o dönemlerde üretilmiş bu afişlerden pek çoğu, bugün müzelerde sergilenmekte ve hatta çoğu sanat eseri değerinde kabul edilmekte… Günümüze ulaşmış olan bu posterler, dünün şovmenliği hakkında bizlere bilgi aktarıyor. İster Amerika’da ister Avrupa’da üretilmiş olsun, bu afişleri üretenlerin bir amacı vardı: Eğlenmek isteyen insanlara coşku vermek, yani coşturmak… Ve bu amaca yönelik olarak, çeşitli küçük abartılarda bulunulmuyor da değildi(!) Mesela bazı güçlü-adamlar büyük top mermilerinin yanında resmedilirken; bazıları da koltuklarında insanların oturduğu arabaları sırtlarında taşır biçimde tasvir ediliyordu. Ama bu posterlerin en önemli ortak özelliği “güçlü-adamın” kendisinin öne çıkarılmasıydı. Hepsi de idealleştirilmiş olarak gayet ciddi, aristokrat ve kahraman şeklinde görünüyordu. Şovlarındaki tehlikelere karşı aldırmaz bir havaları vardı. Posteri hazırlayan sanatçı, posterdeki objeleri daha da ihtişamlı gösterme gayreti içindeydi.
Güçlü-adam kıyafetlerinin de bu mantık çerçevesinde hazırlandığı aşikardı. Örneğin leopar derisi desenli bir kıyafetin altına, Romalı subayların bir zamanlar kullandığı sandaletler giyiliyordu. Tüm bu açıklayıcı illüstrasyonlar, kuvvet gösterisindeki başarının muazzamlığını vurguluyordu. Çünkü seyirci bizzat bunu görmeye geliyordu.
8 Mart 2024